14 Eylül 2017 Perşembe

15/09/2017

                                                                               
                                                                                     01:02

"İnsanların kötü hissettiğimizi anlamaları için intihar etmemiz mi gerekiyor?" diyor . Aksini iddia etmek istiyorum ama ben de katılıyorum buna. "Yani, konuşarak ifade edilebilecek şeyler bunlar." diyorum. boş boş bakıyor yüzüme. Buna gerçekten inanıp inanmadığımı soruyor. İfade edilebilirliğe inanıyorum, anlaşılırlıktan şüpheliyim. "Ama önemli olan anlaşılırlık zaten." diye devam ediyor. "Bu hisleri sürekli veya aralıklı olarak dile getirdiğin insanlar bir dönemden geçtiğini, bunu herkesin yaşadığını, günümüzde çok yaygın olduğunu DAHA DA KÖTÜSÜ bir şeyin olmadığını söylüyorlar. Ben teselli aramıyorum oysa biraz ilgi, sevgi ve anlayış. Belki yol gösterirler. Bunlar vermesi zor şeyler olmamalı. Biliyorsun Laura, sevdiğin insanların desteğiyle kanseri bile yeniyorsun." oturduğu alçak ağaç dalından aşağı atlıyor. "Belki bir falezden aşağı uçmalı veya böyle güzel ağaçların olduğu bir yerde birkaç kutu ilaç içmeli. Silah sıkmamalısın böyle yerlerde kuşları ürkütebilirsin. Biliyor musun ben gördüğüm nesne ve mekanlarda intihara uygunluk arıyorum." Gülüyor biraz. "Nasıl yani?" diyorum. "Şöyle, saçma sapan bir şey bu ama stres çarkıyla ölür müyüm tarzı sorgulamalar. Bir ağaç dalı mesela, (ağaç dalına vuruyor birkaç defa) bu ağaç dalına kendimi asabilir miyim gibi şeyler." Tek elim çenemde bağdaş kurmuş oturarak 'ı dinliyorum. "Birileri sana ilgi sevgi ve anlayış göstersin diye intihar mı edeceksin?" diyorum. "Anlamıyorlarsa neden olmasın? Ben artık uyumadan önce bunları düşünür oldum. İnsanlara mektup mu yazsam mesaj mı çeksem bazılarını arasam mı diye planlar bile yapıyorum. Ha bir de o var, kimin kanseri olacağın. Yani kendini öldürmeden önce aradığın son kişi ya bu hayatta en sevdiğin ya da en nefret ettiğin kişi olmalı. Nefret ettiğin kişi olabilir çünkü vaktinde sözlerine kulak asmayan, yanında olmamış bu kişiyi aslında kendinle beraber öldürmüş oluyorsun." Dikkatle dinliyorum, çok mantıklı. "Çünkü geç kalınmışlık kadar insanı tüketen ikinci bir şey bilmiyorum. Belki çaresizlik. Aslında aynı şeyler bunlar. Konumuzu dağıtmak istemiyorum. Ben ilgi çekmek için işi intihara götüreceğimi sanmıyorum Laura. Yani ben hayattan memnunum görüyorsun. Benim yaptığım garip fantazilerle kafa bulmak. Kendimi öldürmeyi düşünmekten çok kendimi nasıl öldürürümü düşünmek. Ekstrem bir spor gibi düşün bana keyif ve heyecan veriyor." Kahkaha atıyor, ben de gülüyorum. "E o zaman niye açtın bu konuyu?" diye soruyorum. Tekrar ağaca yöneliyor, alçak dala yavaşça tırmanıyor. Sorumu cevaplamayacak sanıyorum ama beni fazla bekletmeden konuşuyor, "Sana biraz akıl vermek için Laura, belki de cesaret." 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder